22 Ocak 2012 Pazar

EJDERHA DÖVMELİ KIZ

David Fincher’in yönettiği başrollerinde James Bond’dan tanıdığımız Daniel Craig ve genç oyuncu Rooney Mara’nın yer aldığı film neredeyse 3 saate yakın sürüyor.  Stieg Larsson’un aynı adlı kitabından sinemaya aktarılan filmin devamı gelebilir, çünkü Larsson’un Milenyum Üçlemesi adını verdiği kitap serisinde Ateşle Oynayan Kız ve Arı Kovanına Çomak Sokan Kız da var. 

Filmin konusu kısaca şöyledir; Mikael, ekonomi gazetecisidir. yaptığı bir haberin asparagas çıkması sonucu hem dergisi hem de kendisi zor durumda kalır. (Aslında durum hiç de göründüğü gibi değildir) Bir müddet dinlenmeye çekilmeye karar verir. Tam da bu sırada kendisine bir iş teklifi gelir. Zengin ve yaşlı iş adamı Henrik Vanger, Mikael’den yıllar önce kaybolan ve bir cinayete kurban gittiği düşünülen yeğeni Harriet’in katilini bulmasını ister. Yaşlı adam, aile bireylerini tanıtırken “Dünyanın en iğrenç insanlarını yani ailemi tanıma fırsatı bulacaksın” der ve kısaca filmin gidişatı hakkında ipucu verir. Mikael, teklifi kabul eder ve yaşlı adamın müştemilatına taşınır. Bir dedektif gibi inceleme yapmaya başlar. Bu arada, Mikael’in başına bunlar gelirken aynı anda ejderha dövmeli 23 yaşında devlet korumasında olan Lisbeth’in de başından geçenleri izlemekteyiz. Filmin başından itibaren iki karakterin yollarının ne zaman kesişeceğini merak ediyorsunuz.

Özel bir dedektiflik firmasında çalışan Lisbeth yaşlı adam için Mikael’i takip etmiş ve onun hakkında detaylı bilgi edinmiştir. Lisbeth, sosyal hizmetler görevlisine belli aralıklarla gitmek zorundadır. Ancak, sosyal hizmet görevlisi, tam bir pisliktir, fırsattan yararlanıp Lisbeth’i cinsel fantazilerine alet eder. Neyse ki Lisbeth adama unutamayacağı kalıcı bir ders verir

Biz tekrar Mikael’e dönelim, Vanger ailesinin bireyleriyle tanışırken o güne yönelik ipuçları bulmaktadır. Özellikle o güne yönelik fotoğraflara ulaşmasıyla Mikhael’in sonuca ulaşması yaklaşır. Bu arada daha fazla bilgiye ulaşması ve araştırma yapması gereken Mikhael, kendisine yardımcı ister. Henrik Vanger’in yardımcısı ona Lisbeth’i getirir ve iki başrol oyuncusu birlikte çalışmaya başlar. Lisbeth, teknolojiye hakim olduğu kadar iyi bir araştırmacıdır. İkili arasında duygusal bir bağ kurulurken sonucu da çok yaklaşırlar.

En sonunda katilin uşak olmadığını anlarızJ İşin şakası bir yana ben başından beri katili tahmin etmiştim, benim için sürpriz olmadı, ama katilin kim olduğunu öğrenmekle bitmiyor filmde başka sürprizler de var.

Burada katilin şu sözlerini aktarmadan edemeyeceğim. Filmin özlü sözlerinden ve benim de katıldığım bir tespit: “Korkmalarına rağmen bir insanı kıramama duygusu galip geliyor. Sonlarını bile bile ama içlerinde bir umutla kurbanlar hep kendi ayakları ile gelirler.” (Cümleyi tam olarak kelimesi kelimesine hatırlayamıyorum ancak hatırladığım kadarını aktarabiliyorum)

Gerilim seviyorsanız, iyi kurgulanmış bir film izlemek istiyorsanız gidin derim.

FİLMDEN ÇIKARDIKLARIM

  • İnsanın doğasını anlatan filmlere iyi bir örnek. Kimin iyi kimin kötü bir insan olacağının belli olmadığı, bazen en iyinin en uzağımızda bazen de en kötünün en yakınınızda olabileceğini gösteriyor.
  • Ülkemizde hala derli toplu bir arşivcilik olmadığına sıklıkla şahit olan birisi olarak gelişmiş toplumlardaki arşivcilik kültürünü kıskanarak izledim.
  • Asla dövme yaptırmayacağım ve piercing taktırmayacağım

    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder

    LinkWithin

    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...