27 Ağustos 2012 Pazartesi

BİR GÜNDE İZMİR NASIL GEZİLİR?

 
İzmir’e bir gün yetmez… Ancak yanımda İzmirli olunca bir güne koca bir İzmir sığdırılıyormuş.
Foça İzmir arası yaklaşık 70 km. Kamyonlar ve TIR’larla dolu yollarda süren yolculuğumuz sonucunda yaklaşık 1,5 saatte İzmir’e varıyoruz. Kenti Karşıyaka’dan gezmeye başlıyoruz.

Burası İzmir’in yeni sitelerinin ağırlıklı olduğu bir yerleşim alanı. Sahile iniyoruz, deniz ve parklar çevreyi güzelleştirmiş.

Arabayla sahilden ilerliyoruz, Alsancak’tayız. Ünlü Kordonbuyu’nda restoranları, kafeleri, aralara sıkışıp kalmış tarihi evleri, faytonları, taşlı yolu ve İzmirlileri görüyoruz.

Atatürk Caddesi’nden Cumhuriyet Meydanı’na çıkıyoruz. Burada İtalyan heykeltıraş Pietro Canunica tarafından 1933 yılında yapılan Atatürk heykelini görüyoruz.
 
İzmir’de trafik sorunu yok gibi gözüküyor, kısa süre içinde Konak’a ulaşıyoruz. Konak meydanı Kurtuluş Savaşı’nda ilk kurşunu atan Hasan Tahsin heykeli, Yalı Camisi ve Saat Kulesi ile İzmir’in merkezi konumunda.
 
İzmirliler için buluşma noktası olan Saat Kulesi, 1901 yılında Sultan II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılı anısına yaptırılmış.
 
Yalı Cami, çinileri ve sekizgen mimarisiyle zarif bir görüntüye sahip. Caminin yapımı 18 yüzyıla dayanıyor.

Karnımız acıkıyor, kahvaltı zamanı. Boyoz, gevrek ve Bergama tulumuyla kendimize ziyafet çekiyoruz.
 

Buradan Konak Pier alışveriş merkezine geçiyoruz. Pier, Gustav Eiffel’in Fransa’daki bürolarında tasarlanmış ve İzmir’deki inşaatı 1890 yılında tamamlanmış.  Gümrük binası olarak uzun süre hizmet veren Konak Pier, kafeleri ve şık dükkanları ile artık alışveriş merkezi olarak kullanılıyor.
 
 
Konak Pier’de Türk kahvesi molası veriyoruz. Sahile bakan kafelerden birinde oturuyoruz. İzmir’in rüzgarı sıcak havada bizi rahatlatırken denizi dalgalandırıyor. 

Buradan bol virajlı bir yolu takip ederek tepelere tırmanıyoruz. Varyant olarak adlandırılan bu bölgede durup İzmir’i tepeden seyrediyoruz.
 
 
Bu yol bizi Asansör’e getiriyor. Bir Musevi işadamı tarafından Mithatpaşa Caddesi’nin üst kısmına çıkmak isteyenlere kolaylık sağlamak için 1907 yılında yaptırılmış. Zarif bir yapı olan Asansör’den İzmir’in manzarası da başka bir güzel görünüyor.

 

Asansör’e binip aşağı iniyoruz, karşımızdaki sokak İzmir’in ünlü sesiyle aynı adı taşıyan Dario Moreno sokağı. Moreno bu sokakta yaşamış, evinin önünde vasiyetinin bulunduğu bir plaka yer alıyor.



Buradan tekrar merkeze dönüyoruz. Sıra İstanbul’un Eminönü-Mahmutpaşası olarak sayılabilecek Kemeraltın’da.

Konak meydanına yakın olan Kemeraltı’nda geziyoruz, çarşının havasına kapılıp biz de alışveriş yapıyoruz. İzmir, Foça gibi değil, havası nemli, öğle sıcağı da bastırınca sıvı ihtiyacımızı karadut şerbeti ile gideriyoruz.

Buradan Kızlarağası Hanı’na geçiyoruz. 1744 yılında yapılan Han, Osmanlı mimarisini yansıtıyor. Buradaki takıcılarda çok güzel parçalar var, mutlaka alışverişte pazarlık yapmalı.


Arabaya atlıyoruz, İzmir’in caddelerinde geziyoruz. İzmir’in bir başka simgesi Kültürpark’ı görüyoruz. Burası yeşil alanları, spor sahaları ve eğlence tesisleri ile İzmirlilere hizmet veriyor.

Karnımız acıkıyor, yemek olarak İzmir’in geleneksel lezzeti kumruyu tercih ediyoruz. Karşıyaka’da Kumrucu Şevket’te bu harika lezzeti tadıyoruz.

İzmir’den ayrılma zamanı, en kısa zamanda daha uzun bir gezi için geri dönmeyi diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...