Boğazı, doğası, tarihi, mimarisi, havası, insanı ile ne güzel bir şehirsin sen Çanakkale… Yeni yeni keşfetmeye başladım seni, en kısa zamanda yine ziyaretine geleceğim.
Çanakkale hep transit geçtiğim bir şehirdi, bu sefer öyle olmadı. Bir geceyi boğazın diğer yakasında Kilitbahir’de geçirdim, uzun uzun Çanakkale’ye şehir merkezine baktım, burası yaşanılası bir yer dedim. Belki de öyle olur…
Çanakkale
şehir merkezine Eceabat’tan ya da Kilitbahir’den geçiş yapılıyor.
Kilitbahir’den yarım saatte bir arabalı vapur kalkıyor, yolculuk 10 dakika bile
sürmüyor. Vapurdan inince Çanakkale’ye görmek için sabırsızlanıyoruz. Buraya
bizi çeken bir şeyler var. Arabayı park edip eski şehrin olduğu bölgeyi
geziyoruz.
Arabayı
park edip soldan gidince karşımıza ilk olarak Saat Kulesi çıkıyor. Sultan I. Abdülhamit’in tahta çıkışının 20.
Yıldönümünde (1876) açılmak üzere pek çok kente inşa edilmiş kulelerden birisi
olan bu güzel saat kulesinin dalgalı bir şekle sahip olan yelkovanı özellikle
dikkat çekici.
Saat
kulesinin sağında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin satış mağazı bulunuyor.
Burada öğrencilerin yaptığı, seramikler, objeler, tabloların yanı sıra süt
ürünleri ve doğal meyvede bulmak mümkün.
Rotamızı
Çanakkale’nin şarkılarda da adı geçen Aynalı Çarşısı’na çeviriyoruz. Rengarenk
eşyalar arasında alınacak çok şey var.
Kent
müzesinin de olduğu, Çarşı caddesi mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Burada bir
şeyler atıştırıp soluklanmak için alternatif mekanlar var. Biz kahvaltı yapmak
için Kervan’ı tercih ediyoruz. Kol böreği ve kırpidesini tavsiye ederim. Açık havada Kervan’nın
karşısındaki caminin duvarının dibine yerleştirilmiş taburelerde içtiğimiz çayı
da unutmamak gerek.
Eski
kentin içlerine dalınca yeni ve farklı yerler keyfediyoruz. Fatih Camii’sinin
çevresinde yer alan ve eski evlerden oluşan sokaklarda gezmek çok güzel, ancak gezerken
dikkatli olmak gerekiyor. Sokaklar çok güvenli gözükmüyor.
Buradan
sahile doğru ilerleyince Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Çimenlik
Kalesi ve Çanakkale Deniz Müzesi Komutanlığı’nı görüyoruz. Çanakkale savaşı ile ismi anılan Nusret Mayın
Gemisi’nin bire bir ölçülerindeki bir örneği de sahilde sergileniyor.
Arabamıza
dönerken Çanakkale’yi bilmeden bir lezzetin daha keşfi yaptık. Çanakkale’nin
meşhur peynir tatlısını Babalık’ta denedik. Özellikle fırınlanmışının aynı bir lezzetli
vardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder